24 Haziran 2010 Perşembe

UYUYAKALMANIN VERDİĞİ HAYAL KIKIRKLIĞI

Geçen gece, kandildir dedim, dileklerim, dualarım daha iyi tutar dedim. Sanki kına yakıyorum, daha iyi tutar ne demek, hay Allah’ım, neyse yattım yatağıma. Önce bildiğim duaları sıraladım sonra sıra dilek faslına geldi. Her zaman ilk önce sevdiğim yakınlarım, ailem için güzel dileklerde bulunurum.Arsız arkadaşlarım için de hayallerindeki araba, ev, motosiklet vs.. gibi dileklerde bulunmayı da ihmal etmem tabii.Zira kendim için istediklerim çok. Şöyle yaydıra yaydıra uzun uzadıya ballandıra ballandıra dilerim diye en sona bırakırım kendi dualarımı ve bu sefer de klasiğimi bozmadım, öyle yaptım ama sıra bana gelince n’oldu dersiniz. UYUYAKALMIŞIM.
En son kim için, ne dilediğimi sabah uyandığımda anımsadım. Ne büyük bir hayal kırıklığı! Hayır, güleyim mi ağlayayım mı bilemedim. Umarım sevenim ve dua edenim boldur 


Önemli olan dileklerim dışında, eften püften, hani olsa fena olmaz dediğim, istek listemin alt sıralarında yer alan bazı maddeler ise şöyle efendim;


1- Rejim yapmak için mental hazırlık aşamasındayım zira zihnimi ikna etmem epey zor olacak bu ottan moktan yeni hayata. Tanrım bana 5 kiloluk bir azim ver. Âmin.

2- Her şeyi unutan bir hafıza değil; unutmak istediklerimi hatırlayıp, hatırlamak istediklerimi de unutan bir hafıza da değil istediğim.. Çok karıştı ya, neyse Allah’ım sen hayırlısını verirsin zaten. Âmin.


3- Tanrım, bilincinin her daim açık olmasını isteyen, bu hafif ruh hastası ve heyecanlı kuluna, günlerini 2-3 saatlik uykuyla geçirmesini sağlayacak bir bünye nasip et inşallah.

4- Küçük Kadınlar ne zaman büyüyecek Allah’ım, lütfen büyüsünler bir an önce de dizi bitsin. Zaping sırasında karşılaştığım fragmanları bile azap veriyor.


5- Evet, biliyorum biraz garip olacak ama lounge müzik yapan vuvuzela korosu kurulsun istiyorum. Engel olamıyorum, n’apayım, istiyorum.

6- Hayattan kopulan 42dk’yı bize anımsatan “PREVIOUSLY ON LOST” sözcük öbeğinin yine gündemimize girmesi, Lost dizisinin devam etmesi için dizinin o muhteşem 2 senaristini bir dürter misin Allah’ım? (Ayrıca finali hiç beğenmediğimi de belirtmek isterim)

7- Belli bir yaş döneminde kazanması gereken başarı duygusunu tatmamış ve bu kritik dönemi doğru düzgün atlatamadığı için yetişkin zamanlarında egoları tavan yapmış insanlarla beni mümkün olduğunca az karşılaştır Tanrım, mümkünse hiç karşılaştırma diyeceğim ama bu mümkün değil, biliyorum.


8- Cesareti olmayan, bencil, ukala, kendini beğenmiş, seven ama sevgisinin arkasında duramayan korkak, öz güveni yerle yeksan dolanan ve bu özellikleri yüzünden hemcinslerimi üzen Behlül kılıklı tüm erkeklere Esra- Ceyda kardeşler gibi sevgili ver Allah’ım.
Âmin.

Neyse benim istekler bitmez, bu liste uzar da uzar, bu kız kaçar.

KALBİ SOĞUK OLANIN AĞZINDAN SICAK SÖZ ÇIKMAZMIŞ

Kalbi soğuk olanın ağzından sıcak söz çıkmazmış derler. Kim söylemiş, neden söylemiş bilmem, belki de ben uyduruyorumdur şuanda. Bilmiyorum ama öyle değil midir hakikaten? Şimdi, kalbi soğuk olanın nasıl bu hale geldiğini bir kenara atıyorum ( başka zaman bu konuya geri döneceğim) önemli olan nasıl ısıtırız sorusuna yanıt bulmak. Çünkü olan olmuş, yürek buz tutmuştur, geriye dönüp ah vah etmektense bundan sonra “ne yapabilirim” dir, asıl mevzu olan. Benim naçizane bir önerim olacak bu konuda. Öncelikle somut olarak bu konuyu ele alırsak Sıla’nın Vur Kadehi Ustam şarkısında da dediği gibi “Ne iyi olurdu kalbe kan yine hücum etse” sözünden yola çıkarak ben kendimi bu konuda bir teste tabi tuttum. Şarkının duygusallığını, efendime söyleyeyim verdiği mesajı yadsıyarak düz mantık aldım bu cümleyi koydum masaya. Dedim ki Elvan, kalbe kan nasıl hücum eder? Eee bu soruyu yanıtlamam çok da zor olmadı, bir beden eğitimi öğretmenliği mezunu şahsiyet olarak.(Öğretmeniyim demiyorum, mezunuyum diyorum dikkat ettiyseniz, bu konuya da daha sonra değineceğim) Kalk kalk Elvan spor yapıyorsun deyip paldır küldür attım kendimi futbol sahasına. Birkaç tur yürüyüşten sonra başladım hafif tempo koşuya, az gittim uz gittim o, 400 metrelik sahayı düz gittim derken baktım tempo yükselmiş, nabız 120’yi çoktan aşmış, kronometre de saat 55 dk’yı göstermiş, hohoho deyip son Şebnem Ferah şarkımı da dinledikten sonra ( Yüksek tempo koşularda Şebnem Ferah veya yabancı müzik severler için Evanesence şarkıları şiddetle önerilir zira çok gaz parçaları mevcuttur bu hatunların.) 60. dk da bitirdim koşumu.

Sonuç; Evet kanın kalbe geri dönüşümünde, o döngüsel mekanizmada bir hızlanma söz konusu oldu. Spor sonrası iç huzur sağlandı, ter atılarak gereksiz toksinlere de güle güle denilerek bedensel olan o dış huzur da sağlandı.
Deneğin yorumu; Bu fiziksel aktivite süreklilik kazanıp bir yaşam biçimi haline gelirse, kesinlikle manen o soğuk olan yüreği ısıtmada bir ön hazırlık evresi oluşturulabilir. Unutmadan sporun çok önemli bir yararı daha var ki, bu bir kadının kendini ruhen iyi hissetmesinde belkide listenin en başında yer alan” fazla kilolara elveda” maddesidir.

Evet, sporumuzu yapıp, silkelenip kendimize geldikten sonra sırada ne var; kalbimize atılan ve düşlerimizi kırıp geçirerek hayal kırıklıklarına neden olan o taşları temizlemek. Hani bu arada da içimden o taşları atan eller kırılsın gibi garip sloganlar atmak da gelmiyor değil.
Neyse holigan bir ruha sahip olan iç sesimi de bastırarak devam ediyorum yazmaya. Her ne kadar içten, taş atan ellerin kırılmasına dair dileklerde bulunsak da aslında bunların içten değil sadece öfkeli ruh haline geçişte ki istemsiz beddualar olduğunun farkına varıyor insan, o taşları söküp atmaya çalışırken ruhundan. Bir süre önce zihnin bir köşeye mi savrulmuş yüreğinse savrulamadan tuz buz mu olmuş, unutmuşsun..O yıkıma neden olan taşları atmakta zorlanırken farkına varırsın, ne kadar acı yaşatsa da, geçmişine sadık kaldığını. Oysa yapılan yanlış işte tam da burada ortaya çıkıyor. Gereksiz bir geçmişe bağlı kalmak… Yapılan bu hata hayallerin sıcaklığını yitirmesine dolayısıyla yüreğin de soğuyup buz olmasına neden oluyor. Sakın geriye dönüp bakma demiyorum ben. Aksine bakacaksın, bakacaksın ki ders alacaksın. Bu iç yıkıma neden olan durumun ileride nüksetmemesi için kendini koruyup kollayacaksın. Zira önümüzde ki maçlara bakarken, geçmiş maçlara da bakıp ders almak gerekmez mi?

Son olarak benim için en önemli noktayı vurgulamak isterim. Kalbin soğuksa ve bu yüzden dudaklarına sıcak cümleler dökülmüyorsa yüreğinden ve zihninden, bir başkasında bulmaya çalışma çareyi. Tek başına, hiçbir yere tutunmadan ayağa kalkabilirsen, içinde ki sıcak-soğuk savaşların kazananını sen belirlersin. Unutmamak gerek ki kendimize panzehir yine biziz.