12 Nisan 2013 Cuma

Zamanı korumak gerek...


Haftalarca okumadığım oluyor. Bazen de başımı kaldıramıyorum kitaplardan. Sanki yaşadığım tek gerçeklik, okuduğum sözcükler. Düşüncelerim devriliveriyor, o muntazam satır aralarına. Masal kahramanlarının zihnimdeki yansıması beliriveriyor gözüm önünde, sanki öyle birileri gerçekten varmışçasına.

Zaman geçirmekten en keyif aldığım yerler kitapevleri. Aslında kitapevlerinden ziyade sahaflar, antikacılar. O devasa raflarda onca kitap. Birçoğu da daha önceleri başkaları tarafından okunmuş kitaplar. Sayfalarına dokunduğunuz anda hissedersiniz yaşanmışlığını. Kim bilir kaç kişi tarafından hatim edildi o cümleler.

Belki yaş geçiyor, ondandır bilinmez ama ikinci el kitap sevenlerdenim ben. O sararmış sayfalar ayrı bir haz verir bana. Kitap kapaklarıysa ayrı bir nostaljidir. Hele bir de kitabın ilk sayfalarına, kitap sahibi ismini, şehrini ve kitabı satın aldığı tarihi yazıp birkaç not da iliştirivermişse, değmeyin keyfime.

Başka insanların anıları belki ama çok değerli olurlar benim için. 

Geçenlerde yine Urla, Sanat Sokağı’nda Eflatun Antika’dan kitap aldım. Mario Puzo’dan Baba. O gördüğüm ilk sayfa, beni benden aldı. Mersin’de yaşayan Dinçel ailesinden, Erzurum’da yaşayan Kükner ailesine. Tarih ise, 5 Mart 1974. Tüylerimin diken diken oldu. Gözlerim doldu. Dinçeller’i düşündüm, kafamda hayal ettim o aileyi. Sonra Erzurum’daki Kükner’leri. Aralarındaki dostluğun varlığını ve bunu bir kitap armağanıyla somutlaştırdıkları o zamanları düşündüm. Zaten çok değerli olan o kitap, bir kat daha değerli oldu benim için.

Retro sever bir insanım ben, evet. Sahafları seviyorum, o eski yıpranmış sayfalara sahip kitapları. Antikacılarda dolanıp, geçmişle beslenmiş o mobilyalara dokunmak ayrı bir his uyandırıyor bende. Siyah beyaz fotoğraflara bakıp, anneanelerimizin, dedelerimizin o masum, saf hallerini izlemeye doyamıyorum.
Geçmişin yüküyle dolup, bugünleri yaşayamamak değil kastettiğim şey, biliyorsunuz. Unutulması ve atılması gereken her ne varsa, ya sindirilmeli güzelce, ya da silinip atılmalı. Siz bilirsiniz, en iyisini. Lakin, değerlerimiz korunmalı. Geleneklerimiz yaşatılmalı.

Zamanı korumak gerek.